Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

KAÇ DEFA

Resim
...Odunu atıp ateş yakacaklar diye Kaç defa kor ettiler kalbini... Uzun metrajlı yollar Dağlar, denizler, okyanuslar, Kaç kalem kırdın gönlünde Kim bilir kaç kalem kırdılar, Sana, ona, herkese dair... Kaç yeri yar edindin Kaç defa yanına kâr kaldı hepsi Odunu atıp ateş yakacaklar diye Kaç defa kor ettiler kalbini Seni, onu, herkesi...                              Büşra Öndar 

ÇOCUK İSTİSMARI HAKKINDA

Ülkemize Çocuk Koruma Kanunu 2005 yılında çıkmış, düşünün 2005 yılı diyorum: Galatasaray UEFA kupasını kazandıktan 5 yıl sonra, Dünya Kupasında üçüncü olduktan 3 yıl sonra, 11 Eylül olayından 4 yıl sonra, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizden 4 yıl sonra, Sertab Erener'in Eurovision şarkı yarışmasını kazanmasından 2 yıl sonra, Kurtlar Vadisi çılgınlığının başlamasından bir kaç yıl sonra... Bu dediklerim sadece birkaçı, nostalji olsun diye söylemiyorum, neler yaşadığımızı görüp aslında toplumsal yaşamımızda en önemli şey olan hukuk boşluğunun nasıl da "ileriye" atıldığını görün istedim... Ve bu yıldan sonra gelen bu kanunun caydırıcılığını olmadığını belirtmek istiyorum. Nitekim çocukların hala zorla çalıştırıldığı,en önemlisi istismara uğradıkları ülkelerden birinde yaşıyoruz. Çünkü çocuklar üzerindeki bu baskının, çocuklara olan bu tutumun yasayla ve onun türevleriyle olmayacağı gibi bunun anne-babanın yanında toplum içinde yaşayan herkesin eğitilmesi gerektiğ...

KADININ ADI: YOK İLE VAR OLMAK

Resim
KADININ ADI: YOK İLE VAR OLMAK Başı yerde yürürken karanlık sokaklarda Sakince bakınırdı etrafına Birileri gelecekmiş gibi düşünür Onu alacaklar tutacaklar sanırdı hapis gibi başka diyarlarda Başı yerde düşünürdü karanlık sokaklarda Mutsuzluğunu hep saklamak zorundaydı da Mutsuzluğuna bakıp onu gören olsaydı eğer Dikenlerini göstermek zorunda kalmazdı buralarda Geçmez ömür böyle diye düşündü koyulaştıkça Akları daha da temize çıktıkça Sevemezdim diye düşündü artık gül bahçesinde yaprak topladıkça Doyamamıştı henüz hayat sevincine Kaç dakika kaç saat kaç gün kaç gece yeterdi onu diriltmeye Kaç kucak sarılmalıydı kadın olmanın ceza olmadığını anlaması için Kaç defa göstermeliydi kimse hiçbir şeyin tahtında oturmadığını Yetmezdi ya hep düşüncelerinde bu yollarda gittikçe Kaç kitap okumalıydı insan oğlu? Tek kitap yeterli olsaydı eğer bunun için Yine okurlar mıydı istekle oğlu olan insan yada insan olan oğul İnsan olsalardı diye düşündü kendi içinden Vi...

EN İYİ MASKARA OLABİLİRSİN: THE BALM MAD LASH BLACK MASCARA

Resim
Şimdi tüm maskaraları unutun! Size takma kirpik etkisi veren uygun fiyatlı en iyi maskarayı tanıtacağım. Hem de suya dayanıklı özelliği olmasa da suya en makul derecede dayanıklı olan bir maskara bu. Keza makyajımı temizlediğimi düşündüğümde kirpik diplerimde kaldığını görünce sinir olduğum çok güzel bir maskara kendileri. The Balm markasının hayvanlar üzerinde deney yapmadan üretim yaptığını biliyoruz. Vegan olmasa da bir yabancı deyimiyle "cruelty free" üyesi bir marka. Bu konuda takdir etmemek mümkün değil. Nitekim aslında tüm markalar daha az maliyetle hayvanlar üzerinde deney yapmadan da ticaretlerini gerçekleştirebilirler. Ama maalesef ki Çin'i yani büyük pazarı kaybetmeyi istemiyorlar. Böyle bir çözüm bulmak yerine Çin vb. ülkeleri hayvan deneyi yapmama konusunda ikna etme aşamasında bulunabilirler diye düşünüyorum.   Maskaraya gelecek olursak ilk aldığımda fırçasından dolayı pek umutlu değildim. Fakat denediğimde kirpiklerimdeki inanılmaz farkı gördüm ve d...

SİZ İSE

Resim
"siz ise" yazısından... Durgun bir kent sabahına uyandınız, yatağınızda gerildiniz, bir iki kere sağınıza solunuza döndünüz, gözlerinizi tekrar kapattınız ve 5 dakika sonra tekrardan açtınız, yavaş yavaş açtınız, hafif aralıklarla. Kahvaltınız hazır olduğu için şükrettiniz yada hazırlayacağınız için küfrettiniz, olmadı yine dışarıda yiyeceğiniz için lanet okudunuz. Artık uyandığınız bu sabah, gerçekte varolan size değil de varolmayan geçmişinize daha yakın. Sizi siz yapan şimdiki zamanınız mıdır? Yada ne olacağını kestiremediğiniz geleceğiniz mi sizi siz yapar? Aslında "kendim" dediğiniz siz, bugüne değil de tarihteki size daha yakınsınızdır. Yaşadığınız mahalle, havasında nefesinizi soluduğunuz kent, hatta çekirdeğinde hayatınızı bulduğunuz dünya bile geçmişine daha yakındır. Onunla yaşar hepsi. Hepiniz bu akıp giden saatlersiniz, bir kaç yıl sonra ağaç olan tohum değildir size yakın olan; beş yüz yıllık çınar ağacınızdır, otuz yıllık kahveciniz Hasan amcanızd...

SON ZAMANLARIN EN POPÜLER TÜRK FİLMİ, OSCAR ADAYI: AYLA

Resim
AYLA FİLMİ Vizyona girdiğinden beri gitmek istediğim filmdi Ayla, hem Oscar adayı olması hem de UNICEF'e katkı sağlıyor olması beni kendine çekti. İzledikten sonra anladım ki bu dediklerimin hepsini hak ediyor. Dün ailecek gittik sinemaya, İzmir'de yaşayanlar bilir: Gaziemir Kipa'nın sinema salonlarının ne kadar küçük olduğunu ve bu yüzden fazla dolu olmaz dedik ama o kadar şaşırdık ki salon neredeyse doluydu. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar bir film için salonun dolu olduğunu gördüm. Çünkü ister yabancı olsun ister Türk, en küçük salonda bile o kadar dolu olmuyordu, ülkemizde popüler film olan  Recep İvedik 5 gittiğimde bile salonda toplasan 10-15 kişi vardı. İçimden dedim ki "Eyvah, buralar hep gözyaşı, mendil kokacak." Çünkü bir önceki seanstan çıkan insanların genç-yaşlı, kadın-erkek demeden hepsinde yaşlı veya buğulanmış gözler vardı. Film başladığında bir bilgi sunuluyor: UNICEF tarafından yapılan bir araştırmaya göre dünyad...

TIRNAK BAKIMININ EN GÜZEL PARÇALARI: FLORMAR NAİL CARE SERİSİ

Resim
Flormar Nail Care serisinden iki ürün Tırnak bakımı ve el bakımı her insan için önemlidir. Her insan ellerinin yumuşacık tırnaklarının da pürüzsüz ve sert olmasını ister. Bu yüzden her kadın ve artık erkekler de kuaförde manikür yaptırırken bulurlar kendilerini. ( Gerçi ben evde yapıyorum manikürümü.) Bunun haricinde tırnaklarımızın da ekstra bakım istediğini unutmayalım. Ben bunun farkını yakın zamanda anlamış olsam da 2 ayda tırnaklarımın ne kadar güzelleştiğini fark ettim. Çünkü ister istemez iş hayatı, sürekli oje sürüp çıkarmamız, evdeki işlerimiz, vitaminsiz kalmamız ve hatta hava değişimi bile tırnaklarımızı etkiliyor. Tırnaklarım çok çabuk kırılıyor diye bu yola çıktığımda aldığım ilk ürün Flormar'ın Nail Care serisinden Nourishing Oil ( Besleyici yağ) oldu. İçinde tırnaklar için en önemli olan E ve F vitamini var. Tırnak ve tırnak çevresine sürüyorsunuz ve isterseniz yağı tırnağınızda bekletebilirsiniz, isterseniz de -benim tercih ettiğim- tırnak ve çevresine masaj ya...

SENELER

Resim
Sımsıkı sarılabileceğim bir akşam olurdu kim bilir. Tüm yıldızları yakaladığım bir akşam... Kırıklıkları giderdiğimiz, cevaplarını bulduğumuz bir akşam olurdu... Kim bilir? Yüzü solgundu en son gördüğümde. Seneler doldurmuştu göz bebeklerindeki ışıltıyı. Hayat hep acımasız derdi bana hep. Dediği de olmuştu zaten: en büyük acılardan olan dostsuz bıraktı beni. Hiç değişmeyen tek şey o vursam uçacak dediğim zayıflığıydı. Çok düşünüyorsun derdim galiba da ondan çok düşünür kendi kendine kederlenirdi. Çok da yemezdi zaten. Vurdumduymaz tavrı da vardı bir yandan. Sanırım beni kandırmak için kullandığı gizli bir silahtı. Saçma sapan şeylere güler, saçma sapan şeylerden konu çıkartırdık. Yollar bize kısa, cümlelerimiz hep uzundu... Yorgundu en son gördüğümde. Uzun uzun baktı yolun karşısından bana. Sanırım seneler sonra benim gibi göz bozukluğu çıkmıştı. Çıkartamadı bir an, çünkü hiç değişmemiştim. Belki de erkek kardeşim diyebileceğim tek insan çok değiştiğini fark ettim o gün ben ...

PİLOT

Resim
"Sayın yolcularımız, uçağımız bilinmeyen bir yerden geçmekte olup, hava koşulları ise hafif rüzgarlı ve açıktır. Varacağımız yerde hava sıcaklığı 23 derecedir." dedi pilot. Kendi kontrolünde olan bir uçak kumanda sistemine sahipti. Her şey yolunda gidiyordu. Yerin binlerce kilometre yukarısında küçük küme bulutlarının arasından geçiyor ve gün batımı yavaş yavaş yaklaşmasını seyrediyordu. Varacakları yerin ne durumda olduğunu ara ara kuleden bildiriyordu. Pilot, artık ferahlığa kavuşmuş, yardımcısıyla sohbete dalmıştı. Birkaç kilometre sonra birden hava karardı. Şaşkınlıkla mütevellit bunu alışkın olduğu bir durummuş gibi yadırgamadı pilot. Birden uyku bastırmaya başladı. Kendini hüzne boğmak istedi. Bulutlar artık kaybolmuştu, kapkaranlık bir gök vardı etrafında. Yardımcı pilot da sesini kesmiş, buzdan heykel gibi duruyordu yanında. Garipseyerek tekrar baktı sağına, yardımcısı sanki hiç ona bakılmamış gibi tepki vermedi. Bugün dolsun diye dua etti içinden, anlam veremed...

KENDİM İÇİN

Resim
"...gardımı almadığım, silahlarımı kuşanmadığım bana  silahınızı doğrultamazsınız." Birçok şeyi yaşamışken, anlamını bilemediğim olaylar, cevaplarını bulamadığım sorular var hala. İltimaslarımı sunduğum şeyler kapanmayan yara gibi önüme çıkıyor. Hala bitmek tükenmeyen bir yarış ve bu yarışın çıkardığı savaş... Neden hala saldırırsınız ki? Neden gardını almak gibi amacı olmayan bir insana karşı savaş verirsiniz? En büyük korkusu kaybetmek olan ve bunun için savunmasını sunmayan bir insan... Çünkü tam tersi olursa kaybedeceğim. Elimde hiçbir şey kalmayacak. Kendimi kaybetmek, bir daha eskisi gibi olamam düşüncesi kafamda oluşan her kıvılcımda önüme çıkıyor. Tedirgin ve yorgun: anca bunları hissedebiliyorum. Sanki denizde yüzerkenki  o büyük dalga gelecek mi korkusu, tek fark etrafım soğuk ve bulanık. Yazın sıcaklığı ve bunaltısı yok üzerimde. Üşümek istemiyorum. Direncimi kaybetmek istemiyorum ama bunun için de direnmiyorum. Kaybetmek... Sonum olur. Zama...

AH SEVGİLİM

Resim
Ah sevgilim, anılarınla, duygularınla, yüzünle, kokunla her şeyinle dolandım . Geçerken karanlıkta en solgun sokaklarda, Bedenimi de götürürken Anılarınla, duygularınla, yüzünle, kokunla, Her şeyinle dolandım seninle Taşıdım seni, Zorlukla görünen yıldızlar, dolunay eşlik ederken bana Kestiremedim yolun sonunu Önemli değildi her zaman sen varsın benimle Meğer çok sevmişim canımdan çok Ah sevgilim Hayatımın bu çizgisinde her zaman Her anımda, her anınla benimlesin Biliyorum ki bu değişmeyecek benimle Yolumun sonuna kadar Beyaz perde gözümden inerken Seni düşüneceğim saniyelerimde Geçip gitme ki benden Duyayım, hissedeyim her daim seni Ah sevgilim, Her şeyim.                                                    ...

BİR PAZAR GÜNÜ SEVİNCİ

Resim
Her pazarınız bu manzara gibi olsun. İzmir'den mutlu bir pazara merhaba diyorum sizinle. Burada bugün hava çok neşeli, tam benim sevebileceğim durumda: hafif serin ve ama güneş var, doyasıya gez, yürü havası. Kimimiz akşam işten dönünce rahat rahat televizyon izleyip daha sonra yatmadan bir kitap okuyarak uyudu ve pazar sabahına huzurlu uyandı. Şuanda belki kahve veya çay keyfi yapıyor. Yada evli ve çocuklu ise sabah erkenden kalkıp kahvaltıya doğa ile iç içe olan bir yere gitti ve şuanda o yerde yürüyüş yapıyor, çocuklarını eğlendirmeye çalışıyor. Fakat dönüşte onları yoğun bir kozmopolit şehir trafiği bekliyor daha henüz anın tadını çıkartmakta, hiçbir şeyden haberi yok. Kimimiz cumartesi gecesi hengamesinden çıkmış henüz uyanamadı, uyandıysa başı şuanda çok feci çatlıyor veya daha "afyonu patlamadı.", bir yandan çok içtiği için kendine kızıp bir yandan da bol tekno müzikli eğlencenin tadını çıkardığı için mutlu, bir de keşke ilerleyen saatlerde oynayış şeklinin abs...

KESKİN

Hayatta neler olabileceğini, nelerle karşılaşacağını, nelere göğüs gerebileceğini asla bilemezsin. Şu yaşıma kadar öğrendiğim yegane şeylerdendir: "Büyük konuşmayacaksın. Neleri görebileceğini inan ki tahmin bile edemezsin. Duyguları olan bir insansan eğer büyük konuşma. Konuşma ki bir gün sen de hislerine yenik düşüp yanlışlara sürüklenmeyesin." Şimdilere bakıyorum da kararlı olduğumda kazananın ben olduğuma kanaat getiriyorum... Ay her gece çıkar, güneş her gün doğar, dünya durmadan döner. İşte bu yüzden sen de yolundan şaşma, aklının düşünebildiği her şey senin için en doğru olanıdır. Kalp her zaman doğruyu söylemez, sadece hissettirir. Bir ayna al eline ve kendine bak, geceleri nasıl uyuduğunu düşün. Kararsız mı? O zaman bırak aynayı ve bir an önce kararını ver. Olacak şeylerden sen sorumlu değilsin, çünkü hayat bu. Dürüst ol bu kez kendine ve çevrene. Yüreğindeki karmaşık sesleri sustur ve beyninin düşünebildiği şeye odaklan, her şeyin nedenini sorgulama, olan biten her...

SEV, SAY, TUT, BIRAKMA

Resim
Daha fazla sevebilmek, daha çok tutunabilecek şeylerimiz olması için Turnaların hep var olması için, leyleklerin her baharda yuva yapması için, bülbüllerin, kanaryaların şakıması için, rüzgarların estikçe esmesi, aslanların kükredikçe kükremesi, fillerin toprağa sapasağlam basması için, sevdikçe sevebilmek, doyasıya sevdiklerine sarılabilmek için, dağlardan denizlerden, ruhundan akan suların kurumaması için, peşinden her yere gidebileceğin insanların var olması için, tutunacak dalların, gönlünde yeşerecek yaprakların, açacak çiçeklerin, uçacak kelebeklerin olması için, karşıdan seslenebileceğin birilerinin olması için, başını kaldırdığında yaslanacak "omuzları" "bir şeyleri" görebilmek, dokunabilmek, hissedebilmek, sırf bunlardan dolayı gözbebeklerindeki ışıltının artması için, daha çok yürüyebilmek, daha çok üretmek, daha fazla düşünebilmek, daha fazla yankı uyandırabilmek için, SEV, SAY, TUT, BIRAKMA.              ...

BİR TUTAM NEFES O DİYARLARDA

Bilinmez diyarlara göçen bir insan, hep kaderinden dolayı çektikleriyle sürüklenirken, her zaman bildiği sandığı yüzlerin aslında yedi kat yabancı olduğunu görür. Belki de bir haftalığına gittiği o muazzam tatil diyarının, muazzam olmaktan öte sıradan olduğunu, hayranlıkla baktığı binaların, ağaçların, kuşların, kedilerin, köpeklerin ve yolların nasıl da boş olduğunu fark eder. Elbette bu günlerin geçeceğini umut ederek, vatanında aldığı her nefesin ne kadar değerli olduğunu anlar. Ne zaman kendi özüme kavuşacağım diye düşünürken, yiyip bitirir kendini. Ya olmazsa diye soru sorarken kendi kendine olmayacak diye bitirir içindeki son cümleyi. Çünkü geride bıraktıkları yıkılmış, yok olmuş ve eskisi gibi asla olmayacaktır. Hiçbir şey geçmişinin değerini geri getiremeyecek, yarınlarını güzelleştiremeyecektir. Bir tutam sevgiye, birliğe, aileye, huzura ihtiyaç duyarken, bilinmez diyarda arar her daim. Her daimdir ki belki orada bir huzur bulmayı diler, hürmet eder olur olmadık...

BİR KİTAP- TIKANMA/ CHUCK PALAHNİUK

Yazar başta uyarmıştı beni zaten, bu kitap tıkanmanıza yol açacak gelin ilk sayfadan vaz geçin diye...Vazgeçmeli miydim orasını bilemiyorum fakat yer altı edebiyatını seviyorum, severlerin de okumasını tavsiye ediyorum. Tamamıyla nöronlarınızın hareketini durduran, yok artık canım böyle insanlar da mı var diye sizin dışınızdaki dış dünyayı sorgulatacak kitaptır TIKANMA... Nedenlerinden biri ise kitabın arka kapağında da bahsedildiği gibi kahramanımızın (Victor), kendini ezerek, yardıma muhtaç hale getirerek insanların ona kahramanca hareket edip kendisine yardım etmesini sağlayarak insanların iyi hissetmesinin sağlamak. Bunun tabii ki de bir geliri var. Victor boğulma numarası yaparak kendine bağladığı insanlardan kazanıyor bu geliri ve daha sonra yatağa düşmüş, ömrü boyunca devrimci ruhla takılan hasta annesinin hastane harcamalarında harcayan vefakar bir evlat aynı zamanda. Hikaye tabii ki de Chuck'ın tarzında ilerliyor, bu kadar basit kurgudan ibaret değil; bir yandan vefa...

16.09.15

Zamanın akıp gitmesinden bıkmaya başlar insan. Çünkü artık zamanın ilerlemesi bir geri dönüştür, bir çok şeyi, özlemi de beraberinde getirir. Yorgun, bitkin, kırgın, üzgün hisseder insan. Bir o kadar olgunluk, çevremi ve kendimi tanıyorum bakışları kazandırır insana, özgüven verir. Ama hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Eskisi gibi sevemez, eskisi gibi gülemezsin. Aslında sever ve gülersin de - en yoğunundan- fakat bu, zamanın ilerlemesine karşı isyan şeklidir. Yaşın bir o kadar büyük, vücudunda zamanın izleri vardır. Ruhun ne kadar genç olursa olsun, ne kadar kendini dışarı atıp gezsen de, her sabah düzenli sporunu yapsan da, en sağlıklı bir şekilde beslenip, giyimine kuşamına önem versen de, geçmişindeki toy bir o kadar heyecan verici gence geri dönemezsin. Sevdiğin insanlar sana tanıdığın ilk zamanlarındaki gibi güzel bakmıyordur. Çünkü yanındakiler kirlenmiştir, içlerindeki kötülük ortaya çıkmıştır,dolayısıyla sen de kirlenmişsindir. Bebek olmak istersin bu yüzden, bebek gibi davranırsı...

TUTUNABİLENLER

Kasıp kavuran bir fırtına  Gecenin tam ortasında Beş çayı içer gibisin Bu rahatlık neredendir dünya koşusunda Titretirler her yakarışta Tüm insanlığın yerle yeksan oluşunda Kendini bir şey sanma  Bir gün seni de bulacaklar elbet Gündüzün en solgun karanlığında.                                                   Büşra ÖNDAR

KAL-IN

Tepeüstü yaşanır mı hayat Gecikmelerinde kaldı bir kanat Ne uçabilirsin artık rahat Ne de kalabilirsin pervasızca Fakat siz kalın efendim Bir ömür daha çok ilerleyelim Şaşırma, şaşırma sen efendim Yokluk zor artık bu milenyumca Peşinizden de gelemem artık Öfkenizin düşüncesini düşünemem bilin artık Kalan kanadımda duran yaşlılık Siz kalın yeter ki sararım ruhum boyunca Bilmeyin bazı şeyleri ezelden Kafa karışır diye düşünmeden Kirpiklerimiz daha fazla dökülmeden Dokunsunlar birbirlerine usulca usulca                                                                   Büşra ÖNDAR

BİR FİLM/ 42

Resim
Film Afişi-42 Harrison Ford Farklı ve gerçek hikayeye sahip bir film daha: 42. Bu filmi keşfetmem üniversitemde kendi hocamın bu filmden dersle alakalı bir kesit izletmesiyle başladı, konusu ilgimi çekti ve ben de geçen haftalarda bu filmi izledim. Genel olarak filmin konusu, 1945 yılından sonra ( savaştan çıkmış bir Amerika) amatör siyahi beyzbol  liginde oynayan hırçın Jackie Robinson'ın Amerikan beyaz beyzbol takımı olan Brooklyn Dodgers takımına transfer oluşunu ve o dönemde bir "renkli" insan olarak çektiği zorlukları anlatan bir film. Filmin özelliği Jackie Robinson'ın Amerika beyzbol ligi tarihinde beyaz takımında oynayan ilk zenci olmasıdır. Film, 2013 yapımı ve Jackie Robinson'ı Chadwick Boseman canlandırmış ve iyi de oynamış çünkü 1940larda yaşayan zencilerin korku, nefret ve cesaretlerini bakışlarında çok iyi göstermiş. Filmde en usta oyuncu ise Dodgers kulübünün patronu rolünde oynayan ( Branch Rickey) Harrison Ford. İşin il...

BİR KİTAP/ CASUS- PAULO COELHO

Resim
Casus- Paulo Coelho/ Kitap Kapağı Tek günde okuduğum kitap...Akıcılığı, konusu, hikayesi, olay örgüsü her şeyiyle bir günde okumama yetti. Kitaplığımda en özel yerde yer alacak kitaplardan oldu. Paulo Coelho'nun ne kadar iyi bir yazar olduğunu duysam da ilk açılışımı bu kitabıyla yaptım ve kendimce kanıtlamış oldum. Kitap, gerçek olaylara dayanmakta ve bu da en başta beni romana bağlamaya yetti. Ana karakter Mata Hari... Senelerce bu takma ismi kullanmış bir vücut sanatçısı... Vücut sanatçısı diyorum çünkü vücudunu 19. yüzyılın sonlarında dans ederek sanatsal bir şekilde sergilemiş. Mata Hari Hollanda'da doğan hayatını Endonezya'dan tutun birçok ülkede yaşamış ve son olarak Fransa'da hayatı son bulmuş üstelik şimdilerde genç diyebileceğimiz yaşlarda 40'larında... Ölüm şekli kitabın ilk bölümünde anlatmış yazar, infaz ediliyor askerler tarafından. Bu şekilde başlıyor ve sonraki sayfalarda ölümüne kadarki hayatını Mata Hari kendi ağzıyla anlatıyor: Aşkı arayan ...

16.01

Geç Geç Geç Bunu da geç Her şey için geç Deme Bir şey için hiçbir zaman geç değil Sevip de bırakmayı geç Ve Bırakmamayı seç Azla yetinirsen çoğu bulur İşte o zaman Yüceleceğin günü beklemeyi seç.

KAH

Hakkın olduğunu sanıyorsun bazı şeylere Tepkilerin bu yüzden Umudunun her zaman olacağını düşünüp Kandırıyorsun kendini Yada kandırıyorlar seni Veyahut da kanmak istiyorsun Biliyorsun ki bitmeyecek Yitip gitmeyeceksin diye düşünerek Her sabah taze mutlulukla uyanıyorsun Her gece düşünmeden usulca Rüyalarına kaptırıyorsun kendini ve bir gün ne hakkın kalıyor ne de umudun ne kaldı bir şey her şey gitti Kah düşeriz kah kalkarız diye avutup kendi ellerini Kahırlarda boğuluyorsun.