BİR FİLM/KALDIRIM SERÇESİ ( La Môme(La Vie En Rose))
Zorluklarla ve hastalığıyla savaş halinde bir hayat geçirmiş küçük Piaf... Sanırım her izlediğimde duygulandıracak nadir biyografi filmlerinden. Küçüklükten ünlü olana dek hep sokaklarda yaşayan daha doğrusu sokakta hayat bulan ve ünlü olduktan sonra amansız hastalığıyla şarkı söylemeye çalışan Edith Piaf'ın hayatını ancak böyle bir oyuncu canlandırabilirdi: Marion Cotillard... Her izlediğimde oyunculuğuna hayran kalıyorum, deliksiz filmi izliyorum, hem Piaf'ın yaşadığı onca şey hem de Cotillard'ın kendine çeken oyunculuk büyüsü beni duygu yüklü olmama neden oluyor. Sanırım en çok etkilendiğim sahneler Marcel'in ölümü( Edith'in hayatının aşkı), son sahnelerde ölüm döşeğindeyken hayalinde babasının ona küçükkenki vitrinde gördüğü oyuncak bebeği alması, bir de her seferinde şarkı söylemenin ona nefes olduğunu belirtmesi... Film her ne kadar kapalı sonbahar, kış havalarında çekilse de Edith'in sevgi dolu cümleleri ve sevmenin ne kadar önemli, güzel bir şey olduğu aynı zamanda komik ve eğlenceli kişiliği filme sıcaklık katmış. Fransız filmleri benim gözümde her zaman bir adım öndedir bu film de bunun kanıtı resmen. Sevdiklerinizle her daim izleyebileceğiniz bir bakıma da dönem filmi: 1918 ile 1963 lere kadar sürüyor. Bu süre içerisinde film bize Fransa ve Amerika'da nasıl bir giyiniş, nasıl bir dünya vardı bunları da gösteriyor. Benim dikkatimi çeken bir diğer husus Edith Piaf'ın her zaman siyah giyinmesi...Bunun nedeni de sanıyorum ki dönemin moda akımı ve hayat zorluklarını bu şekilde yansıtmak istemesi. Kendisi de hayatını anlatan şarkısını son sahnelerde "Ne Regrette Rien" olduğunu söylüyor. Filmde de geçen kısa bir röportajından alıntılayıp yazımı bitirmek istiyorum, hem de bu şekilde Edith Piaf'ın ne kadar duygu yüklü ve hayatı zorlaştırmadan yaşamak isteyen biri olduğunu görebilirsiniz.
" -En sevdiğiniz renk?
-Mavi
-En sevdiğiniz yemek?
-Dana Sarma
-Sakin bir hayatı kabul eder miydiniz?
-Zaten kabul ettim.
-En sadık dostlarınız kimler?
- Gerçek dostlarım hep sadıktır.
-Eğer bir daha şarkı söyleyemeseydiniz?
-Yaşayamazdım.
-Ölümden korkuyor musunuz?
- Yalnızlıktan korktuğumdan daha az.
-Dua eder misiniz?
-Tabiki çünkü aşka inanıyorum.
-Mesleğinizdeki en güzel hatıranız?
- Perdenin her açılışı.
-Kadın olarak en güzel hatıranız?
- İlk öpücük.
-Geceyi sever misiniz?
- Evet ama aydınlıksa.
-Ya şafak vaktini?
- Bir piyano ve arkadaşlarımla.
-Bir kadına öğüt verecek olsaydınız, bu ne olurdu?
" -En sevdiğiniz renk?
-Mavi
-En sevdiğiniz yemek?
-Dana Sarma
-Sakin bir hayatı kabul eder miydiniz?
-Zaten kabul ettim.
-En sadık dostlarınız kimler?
- Gerçek dostlarım hep sadıktır.
-Eğer bir daha şarkı söyleyemeseydiniz?
-Yaşayamazdım.
-Ölümden korkuyor musunuz?
- Yalnızlıktan korktuğumdan daha az.
-Dua eder misiniz?
-Tabiki çünkü aşka inanıyorum.
-Mesleğinizdeki en güzel hatıranız?
- Perdenin her açılışı.
-Kadın olarak en güzel hatıranız?
- İlk öpücük.
-Geceyi sever misiniz?
- Evet ama aydınlıksa.
-Ya şafak vaktini?
- Bir piyano ve arkadaşlarımla.
-Bir kadına öğüt verecek olsaydınız, bu ne olurdu?
- Sevmesi
- Bir genç kıza?
- Sevmesi.
- Peki bir çocuğa?
- Sevmesi. "
Büşra ÖNDAR
Yorumlar
Yorum Gönder