BİL KENDİNİ
Uzun zamandır yazmıyorum. Bu işler harbiden hissetme işiymiş. Hayatın akışına kapılıp gidiyormuşum. Beni çevreleyen olaylar beni bırakmıyor. E beynimin bana yaptığı oyunlar da cabası. Bunun haricinde tüketim ve popülerizm meraklısı topluma(keşke popülizm olsa) kendimi adapte etmiş ve onlarsız yapamaz olmuşum. Meraklılığım farklı bir şeyler öğrenmek değil, sadece daha fazla tüketip daha fazla mutlu olmak olmuş. Bu girdap beni bırakmazken ben de bu durumdan hoşnut olmuşum. Giderek toplumlar sahteciliğe yönelirken bizi durduran kimse olmamış yada bizi uyandıran. Birileri karşımıza dikilip kollarımızdan sarssa bize gerçekten hissetmemiz gerekenleri anlatsa,hissettirse ne de güzel olurdu. Tutunacak dal ararken popüler kültür insanlığı beni çekmiş içine. Artık hepimizin bu dünyaya güzel bir şeyler katma zamanı geldi. Üretkenliğimizi popüler olsun diye değil de farklılık, farkındalık yaratmak için kullanmalı. Çünkü dünyamız gittikçe küçülüyor, aşağı düşüyor, güneş sisteminin üçüncü büyük gezegeni yolundan çıkıp en küçük olma yolunda ilerliyor ve bu gidişle de yok olacak. Eninde sonunda hepimiz -inanıyorsak eğer- yok olacağını biliyoruz da bu yok oluş alçalarak olmamalı. Güzel gidelim şu dünyadan. Bizi güzel hatırlasınlar. Bizim öğrendiğimiz tarih, bizim öğrendiğimiz tarih olarak kalsın. Birkaç nesil sonra, o neslin tarihi güzellikler dolu bir geçmiş öğrensinler. Minnet duysunlar, mutlu olsunlar, bu mutlulukları çok paradan, çok topraktan, çok petrolden, çok nükleer silahtan vs. kaynaklanmasın. Bu mutlulukları geçmişin (ve şuanda bizlerin yaşadığı) aşklarından, geçmişten gelen sağlıklı çevreden, geçmişin sadakatinden, sevgisinden, el ele vermelerden, vefalı dostluklardan kaynaklansın.Eğer böyle olmazsa hepimiz kalbi acıyarak gideceğiz. Kimse böyle olsun istemez değil mi?
Büşra ÖNDAR
Büşra ÖNDAR
Katılıyorum size
YanıtlaSilKatılıyorum size
YanıtlaSilSevindim katılmanıza :)
YanıtlaSil