BİR YAZAR/ CHUCK PALAHNİUK

Yeraltı edebiyatının prensi... Amerikalı yazar deyişini pek yapmadığımız büyük yükselişte olan ileriki zamanlarda "klasik yazar"lara girecek olan tehlikeli bir Amerikan edebiyatçı..." Hakikatın kurgudan daha garip olduğunu" belirtir ilk cümlesinde kendinden bahsederken. Tabi ki bunu derken de yalnızca ilginç yaşamlara sahip olanların garipsediğini de belirtir. 1962'de doğan Washington da yetişmiş daha doğrusu Washington merkeze bayağı uzak bir yerde yetişmiş yazar kendisi. Aile kavramını nasıl bilir bilinmez ama boşanmış bir ailenin çocuğudur. Tam da ergenlik çağında boşanmış anne ve babası. Belki de bluğ çağında yaşadığı bu olay onu bu denli farklı yazar yapmaya iten temel nedendir, bilinmez. Neden Chuck diye sorulacak olursa, onunla ilk 2012 yılında Dövüş Kulübü(Fight Club) kitabıyla tanıştım. Aslında Palahniuk'e ilgi duymamın bilinçaltımdaki nedeni de 2010 yılında dershane hocamın ders molasında bize Fight Club filmini övmesi ve izletmesi. Hiçbir şey anlamamıştım filmden. Hocamın bize "Bu film hemen anlaşılacak film değil, hatta film şu şu mesajları içeriyor, budizm mantığını ele alıyor." dediğini hatırlıyorum. Film başlamadan önceki bu konuşması beynimde bayağı yer edinmiş, filmin bendeki etkisini de hiç hissetmedim. Şuanda bile nasıl izledim onu da hatırlamıyorum. Sanırım Chuck'ın güzel yanı da bu: Bilinçaltınıza işleyen mesajlarla farklı karakterlerinizi ortaya çıkartıp, hayatınızda olması gereken aynı adımları atmanız... Chuck Palahniuk de tam olarak bunu istiyor. Öyle de oldu; demin de bahsettiğim gibi 2 yıl sonra İzmir'deki Kitap Fuarı'na gittiğimde Dövüş Kulubü'nden başlayıp aynı anda bir kaç tane kitabını daha aldım. Ve bunu neden yaptığımı da bilmiyorum. İyi ki de almışım diyorum. Yeraltı edebiyatı tam bana göreymiş. Yada Chuck Palahniuk tam bana göreymiş desem daha doğru olur. Romanlarında karakterin konuşmalarından bahsederken aslında bir dedektif edasıyla neyi kastettiğini bir Sherlock fırtınasıyla şaşkına uğratıp, gelgitlere neden olduğu, aynı zamanda öykülerinde farklı mekanlara birden geçiş yapan bir yazar. Karakterlerini de gayet sıradan insanlar arasından seçiyor mesela bir gazeteci, bir Hollywood oyuncusu... Hepsini ortak bir yönü var: Hepsi hayatın yoğun temposunda olan ve gelgitler yaşayan karakterler tıpkı Tyler Durden gibi... Temel dertleri, özgürlükler olmayan yerlerde özgür kalabilmek. Beni ilk çeken kurgulardan çok anlatım tarzı çünkü kısa cümlelerle bezenmiş, beyin fırtınası yaşatan aynı zamanda betimlemelere çokça yer veren yazılar hep dikkatimi çekmiştir. Aslında ben bunu Chuck Palahniuk'le anladım. Bunun yanında eski şeyleri daha çok sevdiğimi düşünerek popüler kültürü çokça eleştirmesi benim hep hoşuma gitmiştir. Geçenlerde ise Dövüş Kulübü'nün çizgi roman versiyonunu çıkarmıştır. Tabi ki daha farklı bir hikayeyle. Aynı olması beklenemezdi çünkü artık sıktı diye okuyuculardan geri dönüş olabilirdi. Bizi değiştir ama kendini değiştirme Chuck, popüler olmanın kurbanı olma, hayatından zevk alamayanların yanında ol, bizi köleleştiren sistemin değil! :) Son kez diyebileceğim şu ki; Chuck Palahniuk anlaşılması zor, kapılması kolay yazarlardan.Bu da onu çekici yapan yönüdür. İyi düşünmeler, iyi okumalar. 
                                                                                                        Büşra ÖNDAR   
                   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

29 EKİM'E ÖZEL / ATATÜRK ÇİÇEĞİ (POİNSETTİA)

EN İYİ MASKARA OLABİLİRSİN: THE BALM MAD LASH BLACK MASCARA

TIRNAK BAKIMININ EN GÜZEL PARÇALARI: FLORMAR NAİL CARE SERİSİ