SON ZAMANLARIN EN POPÜLER TÜRK FİLMİ, OSCAR ADAYI: AYLA

AYLA FİLMİ
Vizyona
girdiğinden beri gitmek istediğim filmdi Ayla, hem Oscar adayı olması hem de UNICEF'e katkı sağlıyor olması beni kendine çekti. İzledikten sonra anladım ki bu dediklerimin hepsini hak ediyor. Dün ailecek gittik sinemaya, İzmir'de yaşayanlar bilir: Gaziemir Kipa'nın sinema salonlarının ne kadar küçük olduğunu ve bu yüzden fazla dolu olmaz dedik ama o kadar şaşırdık ki salon neredeyse doluydu. Uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar bir film için salonun dolu olduğunu gördüm. Çünkü ister yabancı olsun ister Türk, en küçük salonda bile o kadar dolu olmuyordu, ülkemizde popüler film olan  Recep İvedik 5 gittiğimde bile salonda toplasan 10-15 kişi vardı. İçimden dedim ki "Eyvah, buralar hep gözyaşı, mendil kokacak." Çünkü bir önceki seanstan çıkan insanların genç-yaşlı, kadın-erkek demeden hepsinde yaşlı veya buğulanmış gözler vardı.

Film başladığında bir bilgi sunuluyor: UNICEF tarafından yapılan bir araştırmaya göre dünyada 28 milyon çocuk savaş mağduru ve anne babasız çocuklarmış ve bunların 1,5 milyonu Türkiye'deymiş.  Ne kadar acıklı değil mi?! Yolda gördüğümüz savaş mağduru çocukların kimi zaman yüzlerine bile bakmıyoruz, hatta belki onlara kötü sözler bile söyleyebiliyoruz. Bu filmi izledikten sonra kendi kendime dedim ki "En azından yüzlerine bakıp konuşacağım...", yürekten gelen bakışların bu filmi izledikten sonra ne kadar önemli olduğunu fark ettim. Ayla filmi size bu yardım imkanını sunuyor: AYLA yazıp 3005'e gönderdiğinizde 28 milyon çocuğa 10 TL katkı sağlayabiliyorsunuz. Gelelim filme... Çok derine inmeden, olayların nasıl ilerlediğini anlatmadan size neden gitmeniz gerektiğinden bahsedeyim. Filmin konusu Kuzey- Güney Kore Savaşı mağduru Güney Koreli küçük bir kız çocukla, savaşa gitmiş  Astsubay Çavuş Süleyman Dilbirliği'nin arasında olan bağın gerçek hayat hikayesini anlatıyor ve filmin sonunda gerçek görüntüler verildiğinde aslında Ayla'nın kurgusal, sanatsal  bir film olmadığını, "gerçek" bir film olduğunu anlıyorsunuz. Savaştan da anlaşıldığı üzere film 1950'lilerde geçiyor. Filmin ilk yarısının çoğu dakikası İskenderun/Hatay'da Süleyman Başçavuş(İsmail Hacıoğlu) ve arkadaşlarının (Ali Atay, Burç Kümbetlioğlu...) komik ve eğlenceli sahnelerine yer veriliyor. Ayrıca kadın oyuncuların kıyafetlerine hayran kaldığımı söylemeden edemeyeceğim. Ayla'yı hiç gözümü kırpmadan soluksuz izlediğimizi söyleyebilirim. Koreli küçük kızı oynayan Kim Seol'un oyunculuğuna ve tatlılığına hayran kaldım.Çok fazla bir repliği yoktu ama bakışlarının verdiği duygu savaş mağduru çocuğun dramını yeterince anlatıyordu. Tutunacak bir dal aramıştı Ayla ve karşısına sırtını yaslayacağı bir ağaç sundu Süleyman çavuş... Süleyman Dilbirliği zorlu Kore savaşından tabii ki tek başına çıkmadı. Can dostu Nişancı Ali (Ali Atay) , Üsteğmen Mesut ( Murat Yıldırım) Pepe Muharrem ( Ali Barkın ) Sadık ( Caner Kurtaran) daha nicesi ona omuz oldu ve Ayla ile olan bu güçlü bağı biraz da bu silah arkadaşları sayesinde kazanmış. Türk olmaktan her şeyden öte yardımsever bir insan olmaktan bir kez daha gurur duyacağınız bir film Ayla. Çatışma anındaki ses efektleri çok iyiydi ve heyecanınızı en üst seviyelerde yaşıyorsunuz. Daha fazla ipucu vermeden yazımı Twitter'dan yorumlarda gördüğüm şu sözle bitirmek istiyorum: Ayla.. "Ay yüzlü küçük bir kız ile ay yıldızlı bir askerin yaşam hikayesi.". Babalar mı? Onlar evlatları için mücadele ederler, verdikleri sözler yaşamları kadardır. Babalarımız her zaman kıymetli olsun. İyi düşünmeler, iyi okumalar.
                                                                                                      Büşra Öndar

Süleyman çavuş ,Ayla ve Ali'nin gerçek fotoğrafı

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

29 EKİM'E ÖZEL / ATATÜRK ÇİÇEĞİ (POİNSETTİA)

EN İYİ MASKARA OLABİLİRSİN: THE BALM MAD LASH BLACK MASCARA

TIRNAK BAKIMININ EN GÜZEL PARÇALARI: FLORMAR NAİL CARE SERİSİ