Büşra'nın Aynası

Bırakıp gitmek istersin öylece. Bir şeyler düşündüğünde Ya da bir şeylerden medet umduğunda, İsteğin şey olmazsa eğer Yakar kavurursun kendini Nedenini bilemediğin bir şeyi Bir anda bitsin istersin bu geçişi Artık gelmez elinden ne gelecekse İstemezsin gönlünden kim sevecekse Bırakıp gitmek istersin öylece, böylece.                                                        Büşra ÖNDAR Bırakıp gitmek istersin böylece.

          İnsan hayatı boyunca kaç defa kendini yalnız hisseder? Birden fazla olduğu aşikardır. Hele ki bu, ergenlik zamanlarında had safhadadır. Küçüklüğümüzden bu yana bu ana bize şunu öğrettiler yada şöyle diyeyim: Kimsenin ilk nasihati bize "Sev bu hayatı, sev, sevil..." olmadı. Nedendir acaba? Sevgisizlik insanı daha güçlü yaptığı için mi? Sevgi, insanı daha güçsüz yaptığı için mi?  Düşünüldüğünde iki sorunun ortak iki noktası var: İnsan ve "daha" sını istemek. "Daha" sına kavuşunca çok "daha" iyi, mutlu güçlü vs. olacağını sanmak. Sanmak diyorum çünkü insanoğlunun bu kısır döngüsü bir türlü bitmiyor.          Milyon yıl öncesinden bu yana insanlar, birbirlerini, çok sevdiği için yada çok sevildiği için cezalandırılmıştır. Bir başka açıdan baktığımızda cezalandırmışlardır da. Çünkü "çok sevmenin" nehirde delikli bir botla ilerlemek olduğu düşünülmüştür. Rahattır ama çok tehlikelidir, ilerl...

   Loving Vincent (Afiş)    Sanat filmi tamlamasını duyunca içinize bir sıkıntılar geldiğini hisseder, gidebileceğim bir film değil dediğinizi duyar gibiyim. Fakat şunu unutun: Bu filmi izlediğinizde hiç bir şekilde sıkılmayacaksınız. Sinemadayken seyircileri gözlemlediğimde arada çok hafif uyuklayanlar oldu ama kimse ikinci yarıda çıkmadı. Herkes merakla filmin sonunu bekledi. Gelelim filme...         Bu film, 2017 ABD- Polonya yapımı içinde yüzden fazla ressamın boyamaları olan ve Van Gogh'un resim tekniğiyle seyirciye aktarılmış. Dolayısıyla filmi izlerken animasyondan ziyade sanki bir sergiye gitmişçesine görüntüleri incelemeye başlıyor, görüntülerdeki ayrıntılara takılıp kalıyorsunuz. Tarlada konuşan Armand Roulin (Van Gogh'un postacısının oğlu ve filmin baş karakteri) ve Margaret Gachet'nin ( Van Gogh'un terapi görmek için gittiği doktorunun kızı) konuşmalarına değil de rüzgarda sallanan başak olarak bildiğimi...

Yeni yılın yeni olan ilk saatlerinde şunları düşündüm ve bunları aynı zamanda  nasıl aktarabileceğimi düşündüm bu yazımda... 2018 yılında herkes için gönlünden ne geçiyorsa onu yaşamasını diledim. Fakat şöyle bir sorun var: Biliyorsunuz ki gönlünüzden geçen her şey olmayacak... Gerçekleri konuşalım, benim de olmayacak. Çünkü sizin o çok sevdiğiniz insanı sizi sevmesini gönlünüzden geçiyorsanız eğer o da başkası için aynı şeyi dileyebilir. O çok istediğiniz, hayalini kurduğunuz o iş var ya işte onu başka bir insan da hayalini kurabilir. Peki ikinizde kazanamayacaksa o zaman mantıklı olarak tek bir kişinin kazanması lazım değil mi? O zaman napacaksınız? Ne düşüneceksiniz? Neler planlayacaksınız? Neler geçiyor gönlünüzden inan bilmiyorum. Şunu biliyorum ki her zaman her istediğiniz,  istediğiniz zamanda olmayacak. Bu dünya için vicdana sahip olan herkes eminim ki barış dolu yıllar ister. Fakat kötüler varsa bu dünyada bu yüzden istediğimiz bu şey hiçbir zama...